Alacakaranlıkta İstanbul

Muhtemelen alışılagelmiş ve sıradan bir çocukluk sayılırdı Selenin ki. Hayatını işine adamış emniyet amiri bir baba ve görücü usulü evlenmiş olduğu ev hanımı annesi. Kendileri, yani ailesinin doğup büyüdüğü yer Kırşehir olsa da Selen doğma büyüme İzmirlidir. İlkokul dönemleri, akıllı bir çocuk nasıl yaşarsa öyle geçmiştir. Güzel notlar, sürekli çalışmalar...

Selen, her zaman ailesine karşı sadık bir çocuk olsa da yaşı büyüdükçe içinde hissettiği kültür çatışması da şiddetli bir hal almaya başlamıştı. Yani, İzmir sınırlarında büyüyen sağlıklı ve hareketli bir çocuk olarak, etrafında ki pek çok arkadaşı ile vakit geçiriyor ama arkadaşlarının tavırları, düşünceleri sıklıkla ailesine zıt düşüyordu. Selen'in annesi ve babası gelenekçi, biraz daha geldikleri yerin köklerine sadık kalan tiplerdendi. Bu durum, kızın tek çocuk olması gibi bir etkenle de iyice tetiklenmişti.

Özellikle Ergenlik dönemleri, yani Lise yıllarının başlarında Selen ile babası arasında şiddetli çatışmalar yaşanmaya başlamıştı. Selen, ailesinin doğru ve yanlış çizgileri altında fazlaca bunalırken kendince ''Hayatında biraz boşluk'' arıyordu. Öte yandan babası ona yol gösterdiklerini savunurken annesi daha çok ikisi arasında köprü olma niyetindeydi.

Tabii burada annenin iyi niyeti baskın olsa da onun da Selen'i anlamak konusunda donanımsız kalması ikiliyi zaman zaman çatışmalara itebiliyordu. Selen, lise yıllarında arkadaş gruplarına daha çok bağlanarak ev ile olan diyaloğunu azaltmaya, aile baskısından dolayı kendisini dışarı atmaya başlamıştı. Yine de, babasının bu noktada önemli bir adam olması ona olumsuz açılardan yansırken üstünde ki bu tepeden bakan gözler, ikilinin arasını daha da açıyordu. Yani gerçekten, gittiği her yerin bilinip takip edilmesi kızın sinirini bozuyordu!! Babasının konumunu kullanarak çoğu mekan ve çevre etrafında kendisine üstünlük kurması ilişkilerini olumsuz etkiliyordu.

Bu durumlar, Selen'in Liseyi bitirmesi ile son bulacak... sayılırdı. Selen'in üniversite dönemi tercihleri aile içi ciddi bir çatışma ortaya çıkardı. Selen, babasının sözleri aksine okulunu il sınırları içinde değil, aksine İstanbul üzerinden gerçekleştirmişti. Bölüm olarak ise, babasının tıp ve mimari isteklerine karşın kendi isteğince Psikoloji okumayı seçen Selen, şiddetli bir tartışma sonrasında kapıyı çekip çıkmıştır!!

İstanbul'a ayak bastığı özellikle ilk yıl, babası ile olan bozukluğundan dolayı çok zorluk yaşamıştır. Tabii babası kızını aramış ve yardım etmeye çalışmıştır, sahipsiz bir kızın kötü yola düşme düşüncesi ona fazlası ile ayıp gelmiştir ama Selen'in inatçı bir doğası olmasından dolayı buna çok yanaşmamıştır. İstanbulda ki ilk yıllarında, genel kültürü ve dil bilgisi gibi durumlardan dolayı lüks otellerde komilik, rezervasyon gibi alanlarda basit işler bularak biraz olsun barınma ve maddiyat sorununa çözüm bulmuş sayılırdı. Yine de, sürekli bir sistem olmadığı için ve zamanla okul saatlerinin çakışması onu başka yollara itmiş olacaktı. İlk aylarını zorlanarak ve sert geçirmenin ardından, biraz çevre edinmesi ile daha geçerli işler bulmaya başlayacaktı. Kadıköy de bir mekanın bar kısmında barmaidlik yapmış, gece hayatından pek geri kalmamıştır. Zaten devam eden öğrencilik sürecinde çoğunlukla Kadıköy, Taksim, Ortaköy gibi ortamlarda takılmış ve hızlı bir hayat yaşamıştır. Bu süreçte iyice ailesi ile arası açılmış durumdadır.

Selen'in Siresi tarafından kucaklanması ise, muhtemelen bu yönlerinden dolayıdır. Kendini geliştirme ve bir birey olarak kabul görme isteği, Seleni donanımlı ve yeterli bir kadın olmaya itmiştir her zaman, ayrıca sözleri tok ve durumdan bağımsız atılgan bir cesaret taşır. Üniversite'nin son dönemleri, Selen'in tanıştığı bir kişi hayatını değiştirmiştir, Agah bey.

Gerçek isminin tam olarak ne olduğu bilinmese de bu Agah görünür olarak kendini gençlere yakın hisseden orta yaşların sonunda, Kadıköy civarlarında bir mekanın sahibiydi. Selen ve dahil olduğu arkadaş grubu sık sık Agah'ın ortamında takılır, kendi görüşlerince sohbetlere girer hatta ara sıra katıldıkları protestolar için orada toparlanıp hazırlanırdı. Agah, çocukların bu etkinlikleri ve heveslerine her zaman arka çıkıp onlara kol kanat germiş, dolayısı ile güvenlerini kazanmıştı. Selen, genelde Agah'ın fikirlerini ve fikirlerini uygulama şeklini en çok tuttuğu genç sayılırdı, çünkü zaman zaman Selen ve arkadaş grubu arasında eylemlerinin ne kadar ''Direkt'' olduğu ile alakalı tartışmalar yaşanırdı.

Selen, tamamen bilinçsiz bir şekilde aslında gün ve gün kendi ölümsüz hayatına toprak atmıştı. Agah'ın gözünde yavaş yavaş bir itibar inşa etmiş, bu yaşlı vampiri kendisinin işe yarar bir genç olduğuna dair farkında dahi olmadan ikna etmişti....

Neredeyim ben...

UYANIŞ

Yalnız başına çıktığı bir gece, biraz çok içtiğini hatırlıyordu Selen. Aptal bir tartışmaya girmişlerdi Cenk ile, haklı olduğu ama haksız hissettirildiği bir tartışma yani. O yüzden biraz kafa dağıtmak istemiş, biraz içmek hatta belki aptal bir kafayla ona ne kaybettiğini göstermek istemişti. Tam olarak bilmiyordu, sadece canı sıkkın olduğu için kendisini Agah'ın mekanına atmıştı ama kafasında bir boşluk vardı. Yani, Agahla erkekler ve ilişkiler konusunda laflamış, birkaç kadeh atmış ve sonra... halsiz kalmıştı galiba. O zaman neden?

Bu da ne? Ighh

Selen, bileklerini kıpırdattığında sert kayışların bıraktığı sıkı ağrıyı hissetti. Keza ayakları, olduğu yerde hafifçe debelenmiş ama sadece ucuz demir parmaklıkları olan hastane yatağını çıngırdatabilmişti. Karanlık bir oda, tepesinden vuran bir ışıkla aptalca bir derece de aydınlanırken bu neydi şimdi? Anlık bir sersemlik, ilk birkaç saniye durumu absürt derecelerde sakin karşılamasına sebep olsa da devamında bir yatağa bağlı olduğunu fark etmesi ile bu sefer dişlerini sıkmış, içini saran korku ve stres dalgası ile bu kez sertçe bir şekilde olduğu yerde sallanmıştı!

Korkacak bir şey yok, sana zarar vermeyeceğim. Aksine, sana anlamaya çalıştığın şeylerin ötesini göstereceğim. İnsan zayıf ve kusurludur Selen.

Bu neydi şimdi? Bir şey yapabilse yapardı ama sadece çaresizce kıpırdanıp bileklerini acıtıyordu. Gırtlağına dokunan dudaklar... doğruyu söylemek gerekir ki durumu bilmese bile bir kadın için korkunç durumlardı. O yüzden, Selen hissettiği temas ile olduğu yerde titremiş ve dile gelmek istemiş, ama boğazına saplanan acı bir hisle sadece çığlık atmıştı...

Sonra... sonra ölmüştü galiba? Kocaman bir karanlıkta sessizlik içinde gömülü kalmış ve devamında, o karanlıkta görüp duymasa da ılık bir hisle tanışmıştı. Kocaman bir boşlukta, kocaman bir yoklukta içinde hissettiği sadece acı bir kuraklık belki de o an ölmediği konusunda en sağlam dayanaktı. Yani, kendisi dahi ne olduğunu anlamazken tekrar gözlerini açtığında buna sebep olan tek şey, hissettiği o kuruluk hissi olacaktı.

Ama ne kuruluk!! Selen gözlerini kocaman açması ardından uğradığı tacizi düşünmedi, Cenki veya okulunu, annesi veya babasını düşünmedi. İçi yanıyordu, anlamadığı ve de anlamak istemediği bir şekilde içi öyle bir yanıyordu ki olduğu yerde sadece debelendi!! Ama bu sefer, yatağı parçalayıp atacakmışcasına debelenirken Agah, kızın yatağı kıracağını seslerden anladı. Ona, basit bir sedyenin üzerine oturtulmuş bir beden getirdi... Selen gibi baygın ve cansız.

Selen içinin, en azından aklını toplayacak kadar soğuduğunu hissettiğinde gördükleri ile dehşetten dahi ötesine kapıldı. İnsanlığın ötesine geçmeyi idrak etmekte zorlansa da Agah ona ne olduğunu, ne olduklarını anlattı. Nasıl yaşadıkları, neye dikkat edip etmediklerini. Hemen çözmedi Selen'i, tarihlerinden bilmesi gerekenden tut kuralları ve grupları anlatırken devamında Selen vücudunu kurtarmış olsa da Agahı terk etmedi. Şuan yeni doğmuş bir kedi yavrusu gibiydi, o yüzden kağıt üstünde okulunu dondurdu ve bir süre yurtdışına gittiği gibi bir yalan uydurdu. O dönemde insanlardan biraz daha izole bir şekilde, Agah'ın yönlendirmeleri ile ne olduğunu ve nasıl davranacağını çözen Selen, şu dönemlerde oyunun bir parçası olmasa da oyunun temellerini anlamış durumda. Tabii oyun oynamakla bir ilgisi yok, şuan bile ihtiyacı olmasına rağmen Agah'ın arkasına sığınmaktan bunalmış durumda, sonuçta özgürlüğü ele alması için verebileceği daha ne kalmıştı ki?

Selen, ilk olarak özgürlüğüne düşkün ve benmerkezci bir kişiliktir. Dinlemek konusunda bir sorunu olmasa da kendi fikirlerine eğilimlidir ve sorgulayan, düşünür bir yapısı vardır. Eylemsel ve gözükara bir kadındır, aksiyonu plandan önde görür ama kaskafa denecek kadar da direkt bir kişilik sayılmaz. Hoşsohbet ve mizahi yönü kuvvetli birisidir ama zaman zaman alınganlığı tutabilir. Otoriter ve anarşiktir, işler istediği yolda gitmezse grup veya kişilerden bağımsız işleri kendi yöntemleri ile çözmeye eğilimi vardır. Bu özelliklere sahip olan herhangi bir insan gibi özgüvenli birisi olsa da bireyliğini kabul ettirme kaygısı da zaman zaman yaşar. Hareketlerini toplumsal ve grupsal yargılardan ziyade kendi ahlak ve onur çizgisi belirler. Kendince onurlu ve ahlaklı bir bireydir, ayrıca sınıfsal bir nefrette taşır, Burjuva sınıfının kendilerinden dahi daha aç olduğunu düşünür.

Meritler:

Blush Of Health (2 Puan) Selen, soluk bir tene sahiptir ama türdaşları aksine daha canlı ve sıcak bir duruşu vardır. Fiziken İnsana ''Yakın'' bir anatomiye sahiptir yani.

Dil (1 Puan) İngilizce

Demir İrade (3 Puan) Herhangi bir zihin kontrol etkisine karşın +3 Zar

Gelişmiş Duyma (1 Puan) Keskin kulakları var.

Kedicil Denge (1 Puan) Merkez ağırlığını zaptetmek konusunda çok iyi, denge ile alakalı her durumda oldukça başarılı

Konsantrasyon (1 Puan) Bir şeye odaklandığı zaman, hedefinden saptırması gerçekten zor.

Doğal Lider (1 Puan) Genç yaşına rağmen doğuştan baskın ve lider ruhlu birisi, Liderlik zarlarına 2 zar ekler.

Kusurlar:

Tik (1 Puan): Selen, kendisini gergin hissettiği zaman parmaklarını bacaklarının üstüne dokundurur ve kendince ritim tutar.

Sabırsız (1 Puan): Yani, işler istediği gibi gitmezse eyleme geçmeye meyilli. Aksi için Self Control zarı

Kurban Hassasiyeti (1 Puan): Çocuklardan kan içmez, bu durumdan da hoşlanmaz. Çocuklardan kan içmek durumunda kalırsa insanlık kaybı, başka birisinin etrafında buna meyillenmesi de Frenzy'sini tetikleyebilir (St insiyatifi)

Fobi (2 Puan): Dişçi, Dişçileri zaten sevmez ama embrace anının dişçi koltuğuna benzerliği falan... kendini kontrol edemezse (zar yine) korkunun kaynağından uzaklaşmaya çalışır.

Yeni Çocuk (1 Puan) Selen, fazlası ile yeni kucaklanmış çaylak bir fledling, o yüzden diğerleri tarafından çoğunlukla sınıfsal bir zorbalığa uğruyor. Vampirlere karşı (Fledling - Neonate) sosyal zarlara +1

Kafirce Konuşma (4 Puan) İslama karşı açıkça bir şekilde hakaret etmişliği var. İçinde bulundukları durumda ateizm gibi bir düşünceye yönelmese bile tanrı kavramına karşı çok sempatik birisi sayılmaz. Onu da alt sınıfın kanını emen burjuvaların nihai zirvesi olarak görüyor.

Müzikten hoşlanır, Bateriye karşı bir ilgisi vardır ve gitar çalmayı biliyor. Kişisel savunma sanatlarına nispeten hakim, çocukluğunda bunlar hakkında kurslar almıştır. Ateşli silahlardan da babası sağolsun anlar, ama çok heves etmemiş veya meyillenmemiştir. Parkur yapmaktan hoşlanır, yine paten sürmeyi de lise dönemlerinde oldukça severdi.

Beykoz civarında ki kiralık bodrum dairesi var. Kendince kıyafetler, lensler, temel olarak bir insanın sahip olabileceği çoğu şeye sahip. İnsan zamanlarında kalma biber gazı, yine otomatik bir bıçağa sahiptir. Onun dışında, üstünde durulacak spesifik bir nesneye sahip değildir.