1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Başlangıç

Gönderilme zamanı: Prş Eki 23, 2025 2:44 pm
gönderen Ozan

İnanmışım, kaybetmek esrarıdır olmanın.

"Yırtasım var hafız dünyayı ikiye
Ne İskender'in denizleri
Ne Nuh'un gemisi kalacak geriye."

Erciyes Dağından bir rüzgar yükseldi.



Dağın yüksek bir noktasındaki avcı kulübesininin ortasında dört adam dikiliyordu. Yüzleri görünmeyecek şekilde kapüşonlarıyla örtülüydü. Toplantı sona ermek üzereydi, karar verilmişti. "Seçildi." dedi diğerlerinden açıkça daha kısa olanı ve bir diğeri karşılık verdi. "Öyleyse taç yola çıksın." Üçüncüsü bir adım öne çıkıp cübbesinin ceplerinden soluk renkli, metalden bir anahtar çıkartıp uzattı. Bir zamanlar güzel bir anahtardı belki de, işlemeleri özenliydi, fakat bakımsız kalmıştı. Dördüncü adam anahtarı aldı ve iç ceplerinden birine sıkıştırdı. "Sönmeyen Ateş'i Dersaadet'e ulaştıracağım." Anahtarı uzatan adam konuşana sarılıp sırtına sertçe vurdu. "Gazan mübarek olsun." Geriye çekildi, ellerini açıp gözlerini tavana doğru kaldırıp fısıltılarla dua etmeye başladı. Diğerleri de ona katıldılar.

Kader, esrarengiz bir şekilde çalışır. Kaderin iplikleri zamanın dokusunda uzar, gerilir, düğümlenir, yahut kopar. Ölümlülerle ölümsüzlerin ağları bu dokuya karışır. Geçmiş, şimdi ve gelecek bu dokunun üzerindeki desenlerdir. Yüzyıllardır gerilen ipliklerin bazıları bugün burada, bu kulübede koptu. Dağılan parçalar başkalarına dolandı, birleşti, karıştı. Burada parçalanan ipliklerden açığa çıkan gerilim, dokundukları her şeyi titretti. Zira var olan enerji yok edilemez. Ancak başka bir yerde kullanılabilir. İşte buradan boşalan enerji, geleceğin deseninde engellenemez ve inkar edilemez değişiklikler doğuracaktı.


Erciyes Dağındaki rüzgara bir dua karıştı ve onu Batı'ya itti.


Bu rüzgar bir ilk değildi. Kahire'de, Bağdat'ta, Tunus'ta, ve hatta Londra'da ve Seattle'da olağanüstü olaylar gerçekleşmekteydi. Tozlanmış tabutların kapakları açılıyor, bir zamanlar efsanelerde olanlar artık aramızda yürüyordu. Gençler her zamankinden de cesurdu. Son yıllarda şehir mazgalları kana doymuştu. Bütün bu olağanüstülüğün ortasında, işaretleri okumayı bilenlerin farkında olduğu daha büyük bir olağanüstülük mıh gibi saplanmıştı geceye. Bütün rüzgarlar eninde sonunda İstanbul'a akıyordu.


Rüzgar Marmara Denizinden İstanbul'a doğru esti. Bu bir başlangıçtı.


Balkonundan şehri izleyen bir adam irkildi. Kemikleri diğer herkesten çok kış görmüştü. Bu kışın hepsinden de sert geçeceğini hemen anladı. Mektubuna yüzüğünün mührünü akıttı. Bu rüzgarı doğuran zaten oydu. Bir kadın Belgrad Ormanının insanların nadiren girdiği köşelerinden birinde rüzgarı kokladı. Vahşi hayvanlara özgü bir yöntemle gelenin yalnızca kış değil, karanlıktan da büyük bir karanlık olduğunu anladı. Gelmekte olanı engellemek ya da karşısında durmak mümkün değildi. Bilge kadın biliyordu, karanlık yalnızca tecrübe edilebilir, gecenin yalnızca içinden geçilebilirdi.


bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
ufka bir bakın ordum akıp gidecek
elimde çözülecek makina ve cinayet
marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.

Rüzgar birkaç gün İstanbul'un labirentimsi sokaklarında döndü dolaştı. Sırtına martıları bindirdi, deniz kenarındaki sağlam kayaları ıslattı, kız kulesini koynuna aldı. Yalıların camlarından sızdı içeriye. Kadınların saçlarını dağıttı. Sigaralar içti ve cam kırıklarını savurdu. Bir adamı öldürdü. İstanbul'un ölümlüleri birkaç gece kabuslara boğuldu.


Rüzgar Üsküdar'ın denize bakan bayırlarının birinden yukarıya doğru esti.


Jin-Ho huzurlu gece yürüyüşünde birinin önüne çıkıp onu bölmesini beklemiyordu. Tesadüfler yakıtıydı kaderin, fakat bu bir tesadüf değildi. Tetikteydi, her şeye hazırlıklıydı. Tehlikeli adamların alışkanlıkları. Fakat sahnenin tonu, önünü kesen adamın tek dizi üstüne çöküp başını eğmesiyle değişti. Takım elbiseli, kravatlı bir adamdı bu. Şıktan ziyade, korkutucu durmasını sağlayan sol yanağını boydan boya kesmiş bir çizikti. Ürkütücü bir adam. "Ben Bilal. Size bir hediye, ortak bir dostumuzdan selam ve şahsımı sunmaya geldim. Kanım da, ölümsüz gecelerimin kalanı da Allah'ın izniyle sizindir." Bir an duraksadı, yüzünü yerden kaldırıp Jin-Ho'ya baktı ve ortak dostlarının selamını iletti.

"İnanmışım, kaybetmek esrarıdır olmanın."


Rüzgar iki adamın etrafında son dansını sergiledi ve gücünü kaybedip geceye karıştı.

Re: Başlangıç

Gönderilme zamanı: Prş Eki 23, 2025 2:44 pm
gönderen Ozan
Bu kurgunun devamı bu başlıkta oynanacaktır.