Alacakaranlıkta İstanbul

İnsan Hayatı

Jin-Ho'nun annesi, Osmanlı İmparatorluğu'na doğudan bağlanan ticari yollar üzerinden bir grup tüccarla gelen Kore'li bir köleydi. Hem güzelliği hem de farklılığı ile Rum bir adamın dikkatini çekmiş, tek taraflı ilişkilerinin meyvesi olarak da Jin-Ho doğmuştur. Babasını hiç tanımamıştır ve annesi de ağır hastalığı nedeniyle genç yaşta ölmüştür. Jin-Ho, özgürlüğünün peşinde koşan ve köle gibi çalıştırılan bir çocuk olarak yetişmiştir. Biraz yaşını aldığında kaçıp kendini kurtarmaya çalışırken, yolu İstanbul'un o dönemde ücra bir bölgesinde yaşayan bir vampir kabilesiyle kesişir. Jin-Ho hayat hikayesini anlatarak yardım talep eder; beklediği yardım ise ona hiç beklemediği bir yolla bahşedilir.

Rouverin Kabilesi

Rouverin kabilesi, 15. yüzyılın başlarında, sire'ının ölümünün ertesinde özgürlüğe kavuşan Bilboa Rouverin tarafından kurulur. Tremere'in geleneklerinin ve baskıcı yapısının kucaklanma yıllarından beri farkında olarak yetişen Bilboa, kaçtıktan sonra kendine sakin bir bölgeyi sahiplenir ve gözlerden, politikadan ve dramadan uzak bir şekilde yaşamaya çalışır. Lakin Tremereler, Bilboa'nın bu cüretkar ve sessiz başkaldırısını bir ihanet olarak yorumlayarak, uzun yıllar onu bulmaya çalışır.

İlk Vampir Yılları

Jin-Ho, bizzat Bilboa Rouverin tarafından dönüştürülür ve yaklaşık on üç kişinin yer aldığı Bilboa kabilesinin bir parçası olarak eğitilir. Kandaşların yollarına yetenekli olan Jin-Ho, vicdanı ve sağduyusu olabildiğine sağ kalarak yetişse de, kendini kurtarıcı olarak gördüğü Bilboa'ya adar. Bu küçük kabilenin tarihine hakim olmaya başladıkça, Jin-Ho ahmakça bir hayale kapılır; bir gün vampirlerin yozlaşmış gelenekleri son bulacak ve kandaşlar kendi içlerinde yarattıkları ayrılıkları tamamıyla bitirecektir. Bunun, insanlarla olan ilişkilerinde de iyileşme yaratacağına inanmaya başlar, ve kendi gibi düşünen vampir filozofların yazıtlarını okumaya başlar. Onun hayali, bu sonsuz hayatında özgür ve birleşmiş bir dünya görebilmektir. Bu fikrini ilk kez dile getirdiğinde, Bilboa onunla alay etmez. Bunun yerine ona "Hayalin büyük olanı güzeldir" der ve onu destekler. Bu cümle, bir ömür Jin-Ho'nun hayat mottosu olacaktır.

Kazıklılar Olayı ve Jin-Ho'nun intikamı

Rouverin kabilesi, 18. yüzyılın ortasında Tremereler tarafından bulunur ve ibreti alem olsun diye hepsi birden çarmıhta parçalanarak göğüslerine kazık çakılır. Bu olay tarihte Kazıklılar Olayı olarak da geçmektedir. Lakin, o esnada İstanbul dışında olan Jin-Ho'nun varlığından hiçbir iz bulunamaz ve kabileden tek hayatta kalan vampir olur. Kabilesi bir şekilde varlığını gizlemeyi başarmışlardır. Jin-Ho, İstanbul'a tam da kabileye kazık çakılan günlerde dönüş yapar; kabilenin açık havada bir grup Tremere faşistlerince izlendiği gün o da oradadır. Bu olayın üzerine Jin-Ho intikam yeminleri verir ve tüm hayatını güçlenmeye adar.

Jin-Ho, bugün Kurtuluş Hareketi'nin İstanbul'daki en önemli ismidir. Brujah'larla takılır ve anarklara destek verir, Kadıköy'de Brujah olarak bilinen ve saygı duyulan bir isimdir. Kurtuluş hareketinin hücrelerinin önemli ve güvenilir isimleriyle iletişim halindedir, ancak bu iletişimi direkt olarak kurmadığı için gerçek kimliği hiç kimse tarafından bilinmemektedir.

Net, kesin çizgileri olan ve felsefik konuşmayı seven biridir.

Meritler: Klanına bağlı değildir, klanından birine kan bağıyla da bağlanmamıştır.
Kusurlar: Frenzy'e girmeye yatkınlığı normal bir vampire göre daha fazladır.