Re: XENA
Gönderilme zamanı: Sal Eki 21, 2025 2:57 pm
Adam gözünün önünde karanlığa karıştığında elinden gergin bir şekilde dikilmekten başka hiçbir şey gelmedi. Batıkan Galat İstanbul'da yürüyenler arasında gençlerden biri sayılırdı Kendi türünün içindeki tehdidin, güçlerinin büyüklüğünün bir sınırı yoktu. Batıkan keşfedilecek sonsuz şeyden çok azını tecrübe etmiş, çok daha azını da kendisi öğrenmişti. Karşısındaki garip adamın kullandığı bi güce ilk kes rastlamıyordu. Bunun kendi seviyesinin üstünde olduğunu düşündü. Ne gibi bir belaydı bu? Daha mekanlarını açamadan, ilk günlerinde başlarına gelen...
Tetikte bir şekilde adamın kendisini tekrar göstermesini beklerken bacağının arkasından gelen acıyla kükredi. Refleks olarak bıçağın rüzgarıyla birlikte bacağını kaçırmamış olsaydı, daha tehlikeli bir yara alabilirdi. Ölümsüz bedeni için yaraların gerçek anlamda bir önemi yoktu, fakat bu dövüşü kazanacaksa sağlam kalmalıydı. Canı yanarken, adamı aramakla ya da damarlarında gezen kanı kullanarak kendini iyileştirmekle vakit kaybetmedi. Sıkılı parmaklarıyla yaptığı yumruğu, acısının geldiği noktadan, rakibinin yerini refleksif olarak biliyordu.
Batıkan hızlı bir Kandaş sayılmazdı, fakat güçsüz değildi. Kasları yaşıtlarının çoğundan daha iyi çalışırdı, yumruğu diğerlerinden daha sağlamdı. Bunu kullanacaktı, güçlü noktasını. Acıyı hissettiğinde az önce görünmez adamın pozisyonu da zihninde patladı, arkasına geçmişti, onun döndüğü yönü takip etti. Sanki en başından beri onu görebiliyormuş gibi... Garip.
Bu sefer yumruk atmadı, hızlıca iki elinin parmaklarını kenetleyip ellerini bir balyoza benzer hale getirdi, karşısında artık görünür olan adamın çenesine ellerinden oluşan bu balyozu indirdiğinde çenenin kırılma sesi kulaklarına ulaştı. Adam aptallık etmişti, görünmezliğinin güvenliğniden ayrılmamalıydı. Geriye doğru fırlayan ve yere düşmekten zar zor kurtulan adamın görüntüsü Batıkan'a cesaret verdi, adamın üzerine atılıp onu yere sermek için atıldı.
Tetikte bir şekilde adamın kendisini tekrar göstermesini beklerken bacağının arkasından gelen acıyla kükredi. Refleks olarak bıçağın rüzgarıyla birlikte bacağını kaçırmamış olsaydı, daha tehlikeli bir yara alabilirdi. Ölümsüz bedeni için yaraların gerçek anlamda bir önemi yoktu, fakat bu dövüşü kazanacaksa sağlam kalmalıydı. Canı yanarken, adamı aramakla ya da damarlarında gezen kanı kullanarak kendini iyileştirmekle vakit kaybetmedi. Sıkılı parmaklarıyla yaptığı yumruğu, acısının geldiği noktadan, rakibinin yerini refleksif olarak biliyordu.
Batıkan hızlı bir Kandaş sayılmazdı, fakat güçsüz değildi. Kasları yaşıtlarının çoğundan daha iyi çalışırdı, yumruğu diğerlerinden daha sağlamdı. Bunu kullanacaktı, güçlü noktasını. Acıyı hissettiğinde az önce görünmez adamın pozisyonu da zihninde patladı, arkasına geçmişti, onun döndüğü yönü takip etti. Sanki en başından beri onu görebiliyormuş gibi... Garip.
Bu sefer yumruk atmadı, hızlıca iki elinin parmaklarını kenetleyip ellerini bir balyoza benzer hale getirdi, karşısında artık görünür olan adamın çenesine ellerinden oluşan bu balyozu indirdiğinde çenenin kırılma sesi kulaklarına ulaştı. Adam aptallık etmişti, görünmezliğinin güvenliğniden ayrılmamalıydı. Geriye doğru fırlayan ve yere düşmekten zar zor kurtulan adamın görüntüsü Batıkan'a cesaret verdi, adamın üzerine atılıp onu yere sermek için atıldı.